Hürriyet – 26 Mayıs 2005

H26-Mayis-2005-BBundan altı yedi yıl önce, bazı projelerimiz için görüşmeler yapmak üzere Washington’a gitmiştik. O zamanlar çok önemli bir uluslararası kuruluşun Türk olan üst düzey yöneticisi dostumuz Washington’un banliyösünde bulunan orman içindeki güzel evine bizleri davet etti.

Ev 550 m²’lik 2000 m² bahçe içinde çok güzel bir villaydı. Evin değerini sordum, 550.000 ABD Doları civarında dedi ve bana nasıl bulduğumu sordu? O zamanlar İstanbul’un iyi semtlerinde 250 m²’lik ortalama bir apartman dairesinin değeri 700.000 dolar civarındaydı. Bu rakamları duyunca dostumuz çok şaşırdı. ABD’nin başkentinin en güzel banliyösünde 2000 m² bahçe içinde 550 m²’lik lüks bir villanın değeri 550.000 dolar, diğer yanda İstanbul’da apartman dairesinin fiyatı 700 bin dolar. Bu çelişkiye dikkat çekerek olayı sorguladı. Anlattım. Tabii bu olayın anlatılması da, anlaşılması da güçtü; Ortada derin bir çelişki vardı. Bu olayı bir taraftan kendim de sorgularken bu defa uluslararası bir toplantı için Norveç’e gittik. Kısa adı I.C.A olan Uluslararası Kooperatifler Birliği’nin Genel Sekreteri Ivar HANSEN bize sürekli eşlik ediyordu. Bir akşam bizi Devlet konuklarının ağırlandığı, aynı zamanda müze olan Devlet Konukevi’ne akşam yemeğine davet etti.Yer Oslo yakınlarında, deniz kenarında çok güzel evlerin, malikanelerin olduğu bir semtti. Ben etrafı keyifle seyrederken, çok beğendiğimi fark eden Ivar bana dönerek, “burası Oslo’nun en güzel, en pahalı evlerinin bulunduğu bir semttir, şu gördüğünüz Norveç Başbakanı’nın evidir” dedi. Ben de Başbakan’ın konutunun hemen yanında bulunan, bahçe içinde 3 katlı, çok güzel bir malikaneyi işaret ederek “bu evin değeri ne kadar” diye sordum. Ivar yüzünde “bak ne kadar pahalı” der gibi bir ifadeyle “250.000 dolar” derken başını da sallayarak “yaa”diyordu. Ben de kendisine bu paraya İstanbul’un güzel bir semtinde ancak bir bodrum kat dairesi belki alınabilir, dedim. Bu defa şaşıran Ivar oldu.

Mesleğim gereği dünyanın pek çok ülkesini gezdim, nüfusu 10 milyonu aşan dünyanın bütün metropollerini gördüm. Özel örnekler dışında İstanbul’daki ev fiyatlarını dünyanın hiçbir yerinde görmedim. Bu işte bir yanlışlık vardı, % 70 kat karşılığı yapılan anlaşmalar, milyon dolarlara satılan apartman daireleri, rakamlar almış başını gidiyordu. Önce 1999 yılında yaşadığımız deprem felaketi, sonrasında yaşanan ekonomik krizler, havada uçan rakamları olması gerektiği yere çekti. Tabii rakamlar değişirken, gerek konutu yapanlar açısından, gerekse ev alanlar açısından anlayışlar da çok değişti. Şimdi herkes daha dikkatli olmalı.

Bu bir dönemdi yaşandı, çok hatalar yapıldı, çok ekonomik kayıplar verildi. Ancak artık konut alıcısı da, konut yapımcısı da deneyim kazandı. Şimdi farklı bir dönem başlıyor. Bankacılık kesimi de bu alanda giderek yerini alıyor. Ama içinde bulunduğumuz şu günlerde yeniden bir endişe duymaya başladım. Konuta olan aşırı talep ve yeterince proje arzı olmaması nedeniyle, fiyatlar yine yavaş yavaş uçmaya başladı. Hem konut yapıp satanlar, hem de alanlar geçmişte olanları unutmamalı. Ne konutu yapanlar kıtlık rantından yararlanıp fiyat arttırmalı, ne de konut alıcıları geçmişte yaşanan bu hataya bir daha düşmemeli.