Konut – Mart Nisan 2004

KMart-Nisan-2004-BOlanaklarınız varsa, iyi yerlerde, güzel evler satın alabilirsiniz. İmkanları olan kesimin zaten ev sorunu da yok. Peki, kimin ev sorunu var ? orta gelir, alt orta gelir ve alt gelir gruplarının ev sorunu var. Bu gelir gruplarında olanların neden ev sorunu var? Daha ilk başta söylemeliyiz ki, ülkemizde ev sahibi olmak önemli bir olgudur. Gelişmiş ülkede yaşayan birinin mülk konutu olması yada olmamasının fazlaca bir önemi yoktur. Orada kimse, kimseye “ev senin mi, kiracı mısın ?” diye sormaz, ama bizim ülkemizde önemli bir ölçüdür. İnsanımız mülk konuta önem veriyor, önem vermesinin de bana göre birden çok haklı nedeni var.

Ev sorunu, konut sorunu deyince akla mülk konut geliyor. Çünkü kiralık konutta oturan birinin en büyük ideali eve sahip olmaktır. Bugünün sosyal ve ekonomik koşulları meseleye böyle bakmayı gerektiriyor. Orta gelir grubunun önemli bir bölümünün evi var. Ama kaçak yapılmış yasadışı bir ev, ama gecekondu diye nitelendirdiğimiz betonarme, yine yasadışı ev. Yada yasal olarak yapılmış ruhsatlı yapılar.

Bu yapılardan ruhsatlı olan bazılarının rehabilite edilmesi, bakılması gerekli. Kaçak yapıların, gecekonduların, kent dönüşüm projeleriyle yasal hale getirilmesi yaşanabilir, sağlıklı mekanlar olarak kente geri kazandırılması gerekiyor.

Alt orta ve alt gelir gruplarının ise, önemli bir kısmının mülk konutu yok ve bu kesimin önemli bir kısmı da, gecekondu veya kaçak konutta kiracı olarak oturuyor. Gecekondu da oturan halkın % 70’i kiracı, araştırmalar bunu ortaya koyuyor. Ve bu insanımızın, sağlıklı, yasal, sağlam bir konutta oturmak hakkı. Üstelik de Anayasa’nın 157. maddesi gereği yurttaşlık hakkı. Devletin yurttaşlarını mutlaka mülk konut sahibi yapacaktır diye bir görevi elbette yok, ama sağlıklı, sağlam ve yaşanabilir bir konutta yaşatmak gibi bir görevi var. Üstelik de bu anayasal bir görev. Bizin insanımız, kendi konutunda oturmak istiyor. Oturduğu evin sahibi olmak istiyor. İsteyince olacak diye bir şey mi var? Bence var ! o ev sadece yaşanabilir bir mekan değil, o ev aynı zamanda bir gelecek, güvenceyse, olabilmeli. Çünkü bu hiç de zor değil.Gerek 1580 sayılı yasa, gerek 3030 sayılı yasalar. Belediyelere bu konuda hem önemli yetkiler vermiş, hem de görevlendirmiştir. Yapılacak iş, sendikalar, çalışan örgütlü gruplar, kooperatif birlikleri, yapımcı kuruluşlar (Müteahhitlik firmaları), finansman kuruluşları ve Belediyeler el ele verirse, bu sorunun çözümü çok kolaydır.

Devletin ekonomik desteği olmasa bile çok kolaydır. Türkiye’nin birçok bölgesinde, şehrinde yapılmış yüz binlerce örnek vardır. Yerel Yöneticiler, Belediye Başkanları, Kooperatif Birlikleriyle her türlü kaygıdan uzak, iş yapmak, sorun çözmek için bir araya gelebilmeyi becerdiklerinde sendikalar , örgütlü kesimler, finansman kuruluşları ve yapımcılar hemen onların yanında yerlerini alırlar. Bu işten başta evsiz insanlarımız olmak üzere herkes karlı çıkar. Bankalar giderek daha uzun vadeli olarak topladıkları mevduatları kredi olarak tüketiciye sunarlar. Kooperatif birlikleri hazır ver güçlü organizasyon becerilerini ortaya koyarak, mevcut yapılarını daha da güçlendirirler. Yerel yönetimler, kent halkına en kutsal konuda iyi bir olanak sunmuş olurlar. Yapımcı kuruluşlar, özellikle teknoloji kullanan, kalite belgesi olan, uluslararası yeterliliğe sahip firmalar, yurt içinde iyi bir iş olanağına kavuşmuş olurlar. Halkımız yaşanabilir, iyi, güzel, sağlam bir eve kavuşmuş olur. Bunun yaratacağı ekonomik devinim de ayrı bir katma değerdir.