Milliyet – 1 Ekim 2004

M1-ekim-2004-BYıllar önce gerçekleştirdiğimiz büyük bir projede farklı modeller geliştirerek aynı kooperatif içerisinde, daha kısa vadede para ödeyen üyelerin evlerini daha kısa zamanda bitirebiliyorduk. Böylelikle, farklı gelire sahip kişileri aynı çatı altında toplayarak ev sahibi yapabiliyorduk. Geliri biraz daha fazla olan, daha kısa sürede ödeme yaparak, daha çabuk evine kavuşuyordu. Geliri biraz daha az olan kişiler ise, daha uzun süre taksit ödeyerek, daha uzun sürede ev sahibi olabiliyordu. Böylelikle kimsenin kimseye söyleyeceği bir şey kalmıyordu. Evim geç bitiyor diyenlere “Daha kısa sürede ödeyenlerin evi kısa sürede bitti” diyorduk. Daha fazla para ödeme gücü olana da “Hayır, başkalarının şartlarına uyacaksın, onlar bu parayı ödeyemezler” demek zorunda kalmıyorduk.

Büyük kooperatifler için daha uygun olan, adına “hızlandırılmış sistem” dediğimiz bu çözümleme çok başarılı olmuştu. Çok sayıda yakınım ev almak için üye olmuştu. Arif Ağabey de bunlardan birisiydi. Arif Ağabey, eşimin babası Kemal TÜRKLER’in oturduğu apartmanın görevlisiydi. Sonra Arif Ağabey’i bizim oturduğumuz apartmana transfer ettik. Yani bir anlamda Arif Ağabey bize emanetti. Bir müddet sonra onu kooperatife üye kaydettim. Hızlandırılmış sistemi başlattığımızda yanıma gelerek “Oğuz Bey, ben bu ödemeyi yapamam sisteme girmeyeyim, normal koşullarda konutlar kaç yıl sonra biterse ona razı olayım” dedi. Ben de “Ağabey sen bu sisteme gir, daha çabuk ev sahibi olursun. Ödemen eksik kalırsa, ben tamamlayacağım” diyerek ikna ettim. Hızlandırılmış sisteme girdi, 14 ay sonra evi bitti, ödemelerini de gayet düzgün olarak yaptı. Hiçbir ay benden destek almadı. Emekli oldu. 15 yıldan beri sahibi olduğu evde, mutlu bir biçimde yaşıyor. “Ev alana Allah yardım eder” diye bir özdeyişimiz vardır. Doğru mudur, bilemem ama başka gerçekler olduğunu iyi biliyorum. Arif Ağabey, apartman görevlisi. Apartman görevlileri toplumun en az maaş alan kesimidir, apartmanın sakinleri kendisine ev tahsis ettikleri için, kira derdi olmadığından genellikle asgari ücrete iki taraf da, razı gelir. Düşük maaşla ev sahibi olabilen Arif Ağabey’in ev sahibi olabilmesinde şu gerçekler var: Birincisi; kooperatif gerçeği (beğenseniz de beğenmeseniz de toplumun az gelirli kesimini önemli ölçüde konut sahibi yapmak konusunda başarılı olmuşlardır.) İkincisi; kişinin yakını ve güvendiği biri tarafından ev almaya teşvik edilmesi. Üçüncüsü; Ev gibi paraca çok önemli bir değerin ödemelerini yaparken kişilerin veya ailelerinin, kaçınılmaz olarak yaptıkları tasarruf, fedakarlık ve gösterdikleri inanç.

Yöneticilik yaşamımda Arif Ağabey gibi yüz binlerce insanın ev sahibi olmasına yakından tanık oldum, hemen hepsinin ardında sıraladığım gerçekler vardı. İyi yönetilen bir kooperatif sistemi, insanları yüreklendirecek akraba ve yakın dostlar, tasarruf ve fedakarlık. Bütün bunlar ev sahibi olmaya yeter mi ? Ben hep yettiğini gördüm.